26 Kasım 2008 Çarşamba

ATATÜRK'Ü SEVMEYENLER

Atatürk düsmanlari ya da Atatürk'ü sevmeyenler genellikle su gruplardan olusur :
Atatürk'ün halifeligi kaldirip Laik Cumhuriyeti getirmesiyle dini yok ettigine inanan yobazlar,softalar, gericiler.
Sözde aydin Anti Kemalist ikinci Cumhuriyetciler,
Onun tüm dünyada vazgeçilmezigini kabul edemeyenler,
Atatürk ve Türkiye'ye hakaret ederek rant,çikar ya da ödül saglayan idrak özürlüsü aydin romanci yazar çizer takimi.
Türkiye'nin parçalanmasini planlayan (AB) 'nin sevr hortlaklari.
Atatürk'ün yarattigi milli suur ve Türklük bilincinin sinsi amaçlarina tek engel oldugunu bilen Brütüsler.
Bunlarin hepsi akil ve vicdanlari sinsi niyet ve çikarlarinin tutsagi olmus toplum virüsleridir. Dinsel düsüncenin siyasal etkinliginin yansimalarini, amacinin disinda gösterilmesini ilk kez 50 yil sonra 1970 yilinda Erbakan döneminde görmeye basladik.
Laiklik ve Atatürk karsiti çirkinlikleri bu dönemde görmeye basladi Türkiye. Misir'da El Ehram gazetesine verilen demeçlerde,Türkiye' de Atatürk din düsmani gibi gösterilmis, dünyadaki Ýslami duygularin yayilmasinda bir engeldir denilmistir.
'Bütün din adamlarini kestigi, dini adeta yok ettigi, camileri ahir yaptigini' anlatarak kendi vicdanlarini karartiyorlardi. Bütün bu açiklamalari çekinmeden söyeleme cesareti gösteren Erbakan, yüce divanda yargilanirken en büyük laik ve Atatürkcü benim diyecek kadar kisilik zaafiyeti gösteriyordu.
Iran ve Arap islam ülkeleri de bizim mürteciler gibi laikligin dinsizlik oldugu, çagdas devrim ve yasalarla kadinlara saglanan haklarin Ýslam'la çelistigine inaniyorlar. Türkiye'ye geldiklerinde tipki bizdeki dinci liderler gibi Anitkabir'i bile ziyaret etmek istemiyorlar. Atatürk'ü sevmeyenler grubunda yer alan Türkiye'nin sicili bozuk aydinlarin ise geçtigimiz 50 yildir ülkeye yapmadiklari kötülük kalmiyor.
Bunlar bir zamanlar (Ecevit dahil) Atatürk'ü gardrop devrimcisi olarak niteliyor, hakiki devrimcinin Lenin olduguna inaniyorlardi.
O zamanlarin Stalinci Maocu ya da Enver hocaci eski azili komünist diktatörlerin amigolari simdi Atatürk'ü diktatör olarak suçlayan (Anti Kemalist) demokrasi havarisi kesildiler. Atatürk'e inanilmaz resimler vererek onu toplumun gözünde küçültmeye çalistilar ama unuttuklari çok sey vardi aslinda.
Bu millet, bu halk bu toplum, onu yüregine yerlestirmisti bir kere. Atatürk kendi çaginda Avrupa'da yasayan tek demokrat liderdi,(Ingiltere Hariç)
Avrupa'da demokrasinin sesi yokken o gerçeklestirdigi demokratik haklar ve kurumlarla Avrupa'ya örnek oluyordu. O dönemlerde Fransa'da Degol, Ispanya'da Franko, Yugoslavya'da Tito, Italya'da Musolini, Almanya'da Hitler, Rusya'da Stalin diger Avrupa ülkelerinde ise monarsik kralliklar hüküm sürüyordu. Iste o zamanlarin komünizm misyonerligini yapan aydinlar simdi dinci mürtecilerle birlikte Atatürk karsitliginda birlesiyorlar.
Elbirligiyle onun ilkeleri devrimleri ve çagdas kazanimlarini bir bir yok ediyorlar. Istanbul belediye baskani oldugu sirada bir gazeteci, Erdogana 'her odaya Atatürk resmi koyacak misiniz?' dedigi zaman. 'Fazla resme gerek yok mevcut olanlar yeter diyen Erdogan simdi Basbakan ve The Guardian gazetesine 'Artik Cumhuriyet dönemi bitti.' diyen Gül ise Cumhurbaskani yani baskomutan.
oysa Cumhuriyet dönemi asla bitmedi bitmeyecek bu dönemi karatmaya çalisanlarsa bu emellerine asla sahip oilamayacaklar. Türkiye Cumhuriyetinin tek bir baskomutani var o da ATATÜRK, onun disinda bir baskasina baskomutanim diye sarilmaktansa istemeyen çekip gitsin açiklamasi yapanlara verilecek en duyarli yanittir.
Simdi Emperyal güclerin,ABD' nin ve AB sözcülerinin Atatürk düsmanligini anliyorum. Atatürk ve Kemalizmi kendi emelleri için en ciddi engel olarak görüyorlar. Bu amaçla bazi yazarlari, yorumculari, sivil toplum örgütlerini, bilimsel gözüksün diyede akademik ünvanli kisileri de kullaniyorlar. Yöntemler etik olmasa da bir tür ahlaksiz teklif gibi gözükse de bütün yollara basvuruyorlar.
Gözlemlere arastirmalara dayanarak yilardir yaziyorum. Yabancilar kisisel zaaflari olanlari kullanirlar, onlarda para, san, söhret meraklisi olanlardir. Bunlari bir sekilde ödüllendirirler. Ayrica bürokraside kisilik ve bigi yoksunu kisilerde bu emperyal güçlere teslim olurlar, sonunda da hala tartisilan 'Mustafa filmi' ortaya çikar.
Dinciler 'Türklük bilincinin ümmetciligi gölgeledigine' aydin diye adlandirilan fikir fukaralari ise ' Atatürk milliyetciliginin
bile ayrimcilik olduguna' inaniyorlar. Toplum(yurttaslik, görgü, bilgi, Türklük ve milli duygulardan yoksun insan yiginlari)
haline getiriliyor. Bu sekilde devletin üniter yapisi, toplumun kimyasi bozuluyor simgeler yozlasiyor.
Atatürk akla bilime dayali çagdas bir egitimle, kültür ve görgü düzeyli çagdas bir toplum yaratiyor. Onun döneminde Anadolu kadini:' berraklik hicap ve özveriyi' ,Istanbul kadini ise 'hanimefendiligi, zarafeti' simgeliyordu. Atatürk'ün laik Türkiye'si uygarligi, uluslararasi düzeyde sanat,bilim, kültür ve devlet adamlarini simgeliyordu.
Atatürk düsmanlarinin Türkiye'si ise 'Sanat diye sunulan banal sahne soytariliklarini, imamlastirilmis devleti, mollalasmis toplumu, bebek yasta cocuklara tacizde bulunan meczuplari, yargiç, papaz katliamlarini, esi görülmemis yolsuzluklari, yagmaciliklari, din tüccarligini, siyasal tacirligi, ilkelligi simgeliyor.
Onun resimlerini alip tozlu mahsenlerde birakan zihniyet, inatlasmanin getirdigi siyasal anlayisin getirisinde, okullardan büstlerini indirelim, bulvar ve caddelerdeki isimlerini degistirelim, diye ortaya koyduklari anlayisi acaba gerçeklestirdikleri zaman, hala onun adini kendi ülkesinde caddelere veren özde demokrasinin yasandigi ülkelerdeki bakis Türkiye'deki mevcut siyasi sisteme yaklasimi nasi olacak acaba?
Bunu düsünmek bile istemiyorum. Wiad Street Journal gazetesi ' Türkiye Atatürk'ün kurdugu çagdas laik sistemden, anlasilmayan bir modele dogru sürükleniyor', diye çok önemli bir yazi yazmisti. Bu da bana göre ilerde kaçinilmaz sonu hazlrlamakta. Adi da MITOZASYON Toplumun mutsuz huzursuz ve sikintilarla iç içe oldugu zor yillarin baslamasi demekti.
Financal Times 'Türkiye'de hükümetle laik kesim arasinda her geçen gün artan çatisma, Atatürk degerlerine zarar veriyor' demisti. Bu çatisma AB'nin Türkiye'ye uzak tavriyla dahada büyüyecegini yazmisti.
Ilimli islamcilar içinde olmak istedikleri modele dogru ülkeyi sürüklemek inadindan vazgeçmedikleri sürece,AB'nin (Türkiye'de)kimlik sorgulamasiyla ugrasmayi birakip Medeniyetler çatismasi sloganciligini bir kenara atmasi mümkün olmayacak sanirim.
Türkiye simdi 20'nci yüzyilin büyük bölümünü laikligin siyasal islamla, yani dinle bilimin çatismasi kavgasiyla geçirdi. Bu çekisme ülkeye zarar veriyor ve bundan da Türkiye'nin uluslararasi alandaki sayginligi zarar görüyor. Ama bu kimin umurunda? Onlar sadece laik sistemin varligindan duyduklari rahatsizligin nasil disinda kalabiliriz bunu düsünüyorlar.
Erdogan 21 Agustos 2001 tarihinde su sözleri söylüyor,! Laiklik tabi elden gidecek' Tutturmuslar Laiklik elden gidiyor,diye! Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek! Sonra nedir bu laiklik Allah askina? Bu ne menem sey? Hem laik hem müslüman olunmaz,egemenlik Allah'indir. Hem müslümanim hemde laikim diyen yanima gelmesin, laiklik gidecek ümmetcilik gelecek'
Iste bu tüyler ürpeten açiklamayi yapan simdi Atatürk ülkesinde Basbakan ve bir zamanlar AB'ye girmeyecegiz, AB bir Hýristiyanlar kulübüdür, diyor ve simdi umudu kurtulusu AB'ye girmekte görüyor.
Oysa bugün hala inandiriciligini görmedigim siyasi iktidarin Atatürk degerlerine zaman zaman siginmanin,iç inde olmasinida akil erdiremiyorum dogrusu.
Onu yok etmenin silmenin tüm degerlerinin unutturulmaya çalisildigi bir sistem anlayisinin içinde olmanin,yaninda zorda kaldiklari zaman Atatürk diyenlere baktigimda,onun huzuruna çikarken içlerindeki kin ve nefreti görür gibiyim,iste asil aci tablo burada ve asil tehlike burada aslinda.
Mustafa Kemal gibi dahiler yüz yilda bir gelir.O dahi birdaha gelmeyecek, bunu biliyorum ama onu ikici kez öldürmeye çalisanlar, öldürdükleri kisinin önünde saygi durusunda bulunurken yüzlerini asmasinlar nasil olsa gelmeyecek bir daha devrimlerine, düsüncelerine, inançlarina, tarihi kisiligine, fikirlerine, Türkiye sevdasina kurdugu bu büyük ülkenin var olacagina, en güzeli de 'NE MUTLU TÜRK'ÜM' diyebilmenin yüceligine erisebilmenin cesaretini gösterebilseler.
Onu sevmeyenler bu cesareti gösterebilirler mi acaba? Bunu yapabilmek zor olmasa gerek, iste Atatürk o zaman gözlerini iki kere kirpacaktir, zira o hala Türkiye'yi düsünüyor.
Prof.Dr.Levent SEÇER

Hiç yorum yok: